30 Mayıs 2013 Perşembe

Çantacı geldi hanıııımmm=))




 Aylar önce bilmem kaçıncı yoga matımı aldığımda farkettim, benim hiç matımı taşıyacak bir çantam olmamış. Takıyım sırtıma alıp götüreyim istediğim yere. Yok canım ne gezer, bizde pilates ve yoga yapanlara mat bulunur taşıma çantası bulunmaz. Aradım sordum yok hiçbir yerde . Bu yokluk beni durduramadı tabi, o zaman oturup kendi çantamı kendim yapmıştım keçeden. 
Ara ara benim çantamı görüp beğenenler sipariş verirler bana . Bu hafta da Semra için bir tane hazırladım. Umarım beğenir ve keyifle kullanır. Çantaları keçeden yaparım. Her bir çanta kişiye özeldir. Bazen oturup önceden konuşuruz şu renk olsun, bu desen olsun diye bazende bana bırakırlar .
Yapılışı basittir ama tamamen el işi olduğu için uzun sürer. Yaklaşık 2 günlük mesai harcamanız gerekebilir. Eğer tasarımınız çok detaylı olacaksa bu süre daha da uzayabilir. Önce minik parçalardan başlanır. Bu minikler kes kes bitmez adamı sinir ederler yani o derece ,kesim işleri bittikten sonra aplike işiniz başlar ki bu da ayrı bir sıkıntılı süreçtir. İplikler dolanır,  parmaklarınıza en az üç beş kez iğne batar ... Ama tüm bu zorlukların sizi yenmesine izin vermezseniz sonuç her zaman keyiflidir. Eğer sizin de bir mat çantasına ihtiyacınız varsa belki bunlar size ilham verirler. Perileriniz bol olsun=))


 

28 Mayıs 2013 Salı

...

Aradığınız kişiye şu andan ulaşılamıyor lütfen bir süre sonra tekrar deneyiniz=))


26 Mayıs 2013 Pazar

Denemece...




  
Boş gezenin boş kalfası olduğum günlerde internet en sevgili dostum olur. Çoğu zaman bir "nasıl yapılır" sorusunun peşinden dünyayı dolaşır, başladığım noktanın çoooooook uzaklarında bi yerlerde sonlanır seyahatim. Böyle zamanlarda yanımda bir not defteri bulundurmayı adet edindim kendime. Denemek istersem ve bir daha bulamazsam notlarıma bakarım diye. Dünya kadar fikir, nerden bulurlar bunların çoğunu bilmem ama yaratıcılık böyle bir şey herhalde...

Denenecekler listemden bir satır eksilttim bugün. İlk gördüğümdeki "a ne hoş olmuş, çok güzel" fikrime pek de uymayan bir sonuç çıktı ortaya ama yine de 
"korkunç, bu mudur yani fotoşokmuydu" da değil hani=)) Her ne kadar aslına sadık kalarak yaptığım bir çalışma olsada kullanım amacım doğrultusunda son adımı değiştirdim kendi deneyimimde. Peki ne denedim;
Bir süredir bekleyen şişe mantarlarımı alıp soğuk suda 10 dakika kadar beklettim. Kuruladıktan sonra bir maket bıçağı yardımıyla dilim dilim doğradım. Aslında daha çok eşim doğradı ya her neyse. Doğranmış dilimleri akrilik boyayla iki kat renklendirdim. İyice kuruduktan sonra üzerlerine şekiller bastım. Cd kalemleriyle çizimlerde yapılabilir tabi. Ben kendi mantar dilimlerimi verniklemedim. Parlasınlar isterseniz neden olmasın? İşte benim son adımım: En iyi sonucu aldığımı düşündüğüm parçaların arkasına kuvvetli bir yapıştırıcıyla raptiyeler sabitledim. Mantar panomda kullanılmak üzere mantar raptiyelerim oldu.
Bu fikri gördüğüm sitede dilimlere halka uçlu vidalar sabitlemişti fikir annesi hanım ve kolye ucu olarak kullanmıştı.Oldukça da şık görünüyorlardı. Hala daha yaratıcı bir geri dönüşüm aktivitesi olarak farklı amaçlar içinde kullanılabilirler diye düşünüyorum. Fikri olan?



24 Mayıs 2013 Cuma

Kediş, kuş, köpüş...


Bugünü evden uzakta geçirdim. Nedense evde dinlenmek benim için oldukça zor. Sürekli bir takım işler oluyor yapılacak. Bende dışarıda dinlendim biraz. Zor bir haftaydı ve bu molaya ihtiyacım vardı doğrusu. Dost sohbetlerle dinlendim. Serpilim balım, canım ablamla uzun uzun çocukluğumuzu konuştuk. Eve döndüğümde susamışım, dolabın önünde elimde bir bardak su, gözüm magnetlerde.

Çok severim beyaz buzdolabı üzerindeki notları, en kolay orda görürüm çünkü. Gün içinde defalarca önünden geçip kapağını açınca  üzerindekileri görmemek imkansızlaşıyor sanırım. Doğum günleri, alışveriş listesi, yoga saatleri ellerini sallıyorlar gözüme soka soka =))
Eskilerden sıkılmışım, yeni magnetler için kolları sıvadım. Kartondan bir kedi, bir kuş ve bir köpek kestim. Üstlerini pastel renkli kağıtlarla kapladım. Kedinin kuyruğuyla kafasını, kuşun kanadını ve köpeğin burun, göz ve bacaklarını kartondan kesip kabartmalı yaptım. Arka taraflarına bir küçük mandal, mandala da ince reklam mıknatıslarından yapıştırdım. Şirin bir grup oldular. Yapılmalarıda çok pratik. Haftasonu miniklerle eğlenmek için biçilmiş kaftan. Eminimki onların hayvanları, yaratıkları , robotları, arabaları çook daha fazla yakışacaktır buzdolabınıza. Eğlenceli ve mutlu haftasonları...


22 Mayıs 2013 Çarşamba

Kart bahçesi...



Eve dönerken yaramaz rüzgar tanıdık bir koku taşıdı burnuma. Talan ettim anıların çekmecelerini ama yok, hangi çiçeğe ait bir türlü çıkaramadım. Şu hafıza garip şey doğrusu, kokuların peşinde giderken çiçeklerin ortasında kaldım. Vita kutularında kadife karanfiller, küpe çiçekleri, hanımelleri, sakız sardunyaları salına salına arz-ı endam ettiler podyumumda. Defilem bitmek üzereydi ki evin kapısına ulaştım. 
Şöyle bir toparlanıp geçtim masamın başına. Artık neredeyse çalışma odamı istila etmiş olan şekilli delgeçlerimi çıkarıp, içinden çiçek ve yaprak motifli olanlarını ayırdım. Kopup gitme faslım sona erdiğinde rengarenk çiçeklerim vardı. Şimdi bu kadar çiçekle ne yapılır. Bir kart bahçesi elbette.
Beyaz uzun bir dikdörtgen kağıdın üst kenarını eğik olacak şekilde kestim. Kağıdı üçe katladıktan sonra oluşan zigzaglı üst kenara çiçeklerimi yerleştirip yapıştırdım. Kimi önde, kimi geride kokmayan ama aynı zamanda solmayacak olan çiçek bahçemden renkli akşamlar herkese...






20 Mayıs 2013 Pazartesi

Farkı siyahı...



 
  
Çok sevgili dostum Aysuncuğumun bana kendi defterlerimi yapmasını öğretmesinin üzerinden yıllar geçti. O zaman lise yıllarımızın sonlarıydı yanılmıyorsam. Desen çalışmak istiyordum ve kesekağıtlarından büyüklü küçüklü bir çok defter hazırlamıştık. Bazıları hala durur, bazıları kayboldu gitti zaman içinde. Defter yapmaksa hoş bir uğraş olarak yerleşti hayatıma. 
Geçen günkü facianın üzerine bugün yine yeni bir defter yaptım. Bu sefer sonuç tam istediğim gibi.
Bir kaç gün önce ön hazırlık için sayfaları kesiyordum ki eşim odaya girdi. Önce durdu, sonra anlamlandıramadığını belli eder bir sesle sordu: "Defter mi kesiyorsun?", evet anlamında kafamı salladım ve O devam etti "Nasıl yani ama bu sayfalar siyah, görünmez yazılar mı yazıcaksın ?" Hayır tabi ki amacım görünmez yazılar yazabileceğim bir sırlar defteri yapmak değil. Yine yıllar önce olduğu gibi desen çalışmak için farklı bir defter istedim. Sadece kuşlar çizeceğim özel bir defter. Beyaz ürkütür beni eğer desen çizeceksem. Hem desenime pek güvenmem, hem de boşluk duygusu oluşur içimde. Elim ayağım dolaşır, ne çizeceğimi bilemem.
Ürküpde desen çalışmakdan vazgeçmeyeyim diye siyahı seçtim sayfalar için, kapak içinse çiçek desenli karton. Bir araya getirmek için dünyanın bilinen en eski tekniklerinden biri olan Kıpti tekniğini kullandım. El yapımı bir desen defteri için oldukça ideal bir  tekniktir. En güzel yanı sayfaların zedelenmeden tam açılabilir olmasıdır. Ayrıca kapalı haldeyken sırt dikişleri zincir gibi durur ve çok şıktır. En yakın zamanda içine kuşlar kondurmayı planlıyorum. Umarım içi de dışı gibi beni mutlu eder...


18 Mayıs 2013 Cumartesi

Dev etiket...



Bugün özel bir gün olduğu için lafı geçip mevzuya geliyorum hemen. Söz vallahi sonra telafi ederiz sohbeti. Kocaman, devasa hatta büyük ötesi etiketler hazırladım bizim için. Hediye yanına iki çift laf etmek yerine mektup yazmak isteyenler için  ya da bazen benim yaptığım gibi journallere eklemeye oldukça uygunlar. Bilinen etiketlerden farklı olarak büyükler, bir dakika bunu söylemiştim zaten, başka neyler süslü püslüler...
Nasıl yapılır? Nasıl isterseniz öyle yapılır elbette:) Doğal olarak benim de bir tarifim var. Bir parça dikdörtgen kağıt kullanıyorum. Sonra boyuyorum zemini dilediğimce. Üzerine çoğu zaman kolaj yapıyorum. Bazen çiçekler, düğmeler ekliyorum. Gözüme hoş göründüğünde tamamlandığına kanaat getirip, üst tarafına bir minik delik açıp kurdele geçiriyorum. Arkasına da yazmak isediklerimi yazıyorum. Bugün yaptığımın arkasına şunu yazdım: "Onbeş yıldan sonra hala benim yol arkadaşım olduğun için minnettarım. Yolun sonuna geldiğimizde de beraber olmak dileğiyle... Seni seviyorum"






16 Mayıs 2013 Perşembe

Baskı baskısı


Ben çocukken üzerinde arı maya olan kokulu yeşil bir silgim vardı. Yanlış hatırlamıyorsam eğer elmalıydı. Berbat bir silgiydi doğrusu, simsiyah yapardı sildiğim yeri. Ama ben onunla çok eğlenirdim. Üzerine tükenmez kalemle çiçekler çizer, defterimin kenarına baskılarını çıkarırdım. Tabii ki bu genellikle matematik dersinin etkinliğiydi benim için. Hiç yakalanmadım ama matematikle aramda hala elma kokulu, tükenmez kalem baskılı çiçekler durur.
Baskı diyince kulaklarım dikilir hemen. Koca kadın oldum bir ip görünce bile dayanamam ip baskı yapasım gelir. Son yıllarda iyice tozutan baskı malzemeleri tutkum üzerimde gerçekten baskı yaratıyor desem yalan olmaz. Piyasada yurtdışından gelen hazır modelleri bulmak görece kolaylaştı ama hem aradığınız gibi bir desen bulmak oldukça zor, hem de hiç ucuz değiller. Neyseki kendim de yapabiliyorum. Elbette hazır ürünlerde olduğu gibi bol detaylı ve çok şık olmayabiliyorlar, ama işe yarıyorlar.
Bazen bir kartonun üzerine evadan ( sünger kağıtlar) kestiğim şekiller yapıştırıyorum. Akrilik boya ya da bildiğiniz ıstampa mürekkebi kullanarak baskılarını çıkarıyorum. Ama geçen gün bir kırtasiyede  detaylı baskılar yapabileceğim bir malzeme buldum. Dev boyutlu bir silgiye benziyor. Denemek için sabırsızlanıyordum kısmet bugüneymiş. Süreç oldukça basit aşamalar aynı patates baskıdaki gibi, deseni çiz ve oy sonra boyaya batır işte şeklin kağıtta. Ve fakat ama ürün patatesten daha yumuşak bu nedenle uygulamada biraz dikkat istiyor ve zaman alıyor. İşte karşınızda ilk denemelerim...



 

14 Mayıs 2013 Salı

Zarftan kanguru ...


 

Yine bulutların ardında kayboldu güneş iyi mi? Öyle kendini göstermediği gibi bana da bezgin bir ruh hali getirdi sağolsun. Hayır anlamıyorum yani, bi şeyler yapayım istediğimde vakit bulamıyorum, vaktim olduğunda canım istemiyor. Yorgun ve keyifsizim ya ondan bu "hiç bi şey yapasım yok"... Hadi ordan, boş geçirmek yok koca günü.
Yapılacaklar listeme danıştım faturalardan birikmiş olan uzun zarflar defter olacaklar bugün. Aslında yapımı kolay tabi ama anlatımım biraz karışık olabilir, rica edicem görmezden gelin, olmadı "ne diyosun sen anlamadım ben" diyin. Ki sağlam kafayla olaya açıklık getirebileyim.
Zarf tomarından birbirine yakın büyüklükte yedi tane zarf secilir. Neden yedi öyle özel bi sebebi yok benim canım yedi çekti. Zarflar kapalı halde olmalılar. Bize lazım olan kısa kenarlardan açık olması. Bu durumda sağ ve sol kenarlardan bir miktar kesilir. Zarfın yaklaşık üçte bir uzunluğu hesaplanır ve ordan ikiye katlanır. Şimdi iki kenarı açık ve katlanmış yedi zarfımız var. Kat yerleri aynı tarafta olursa süper olur. Ön yüzleri dergilerden kesilmiş resimlerle, arka yüzleride düz renk kağıtlarla pay bırakarak kaplanır. ( Tabi bu benim tercihim, elbette başka şekillerde de olabilir. Bakınız kardeş defter fotosu.) Bu dışarıda kalan paylar var ya işte onlar içe doğru katlanır. Yani kenara kapak olur=)) 
Defteri bir araya getirme zamanı; İlk zarfın arkasına ikinci zarfın katlı kısa kenarı yapıştırılır. İkincinin arkasına üçüncü, sonra  dört beş....Hepsi yapıştığına göre sıra kapakta diycem ama çok karıştı sanki, umarım fotoğraflar durumu açıklar. Evet ne diyordum kapak, kapak için kartondan defterin boyutlarında bir diktörtgen kesilir. İlk sayfayı oluşturacak sol kanat yine düz renk bir kağıtla kaplanır. Kapağı sağ taraftan başlayarak yapıştırmalı, önce defterin arka sayfası yani. Sonra üstte kalan ilk sayfaların üzerine ön kapak katlanarak yapıştırılır ki sırt bölgesinda biraz boşluk kalsın. Açıp kaparken sayfalar kasılıp zorlanmasın. Tamam neredeyse bitti. Kapağın dış yüzeyi eski bir haritayla kaplanıp bir kaç sticker ile süslenir. İç tarafta ise her bir sayfaya birer okul etiketi eski moda ama -bunlara bayılıyorum. İşte bu kadar. Şimdi bol cepli, kanguru gibi kullanabilinen bir  tuhaf defteriniz ve ondan daha tuhaf bir nasıl yapılır açıklamanız var :)))

12 Mayıs 2013 Pazar

Sabah meditasyonu...



Sabahın sekizi henüz, güneşli bir pazar günü. Havada hafif bir serinlik, kulaklarımda kuş cıvıltıları...
Başka hiç bir şey yok. Ne mutlu bana ki alt komşum, kocası ve dört çocuğu uykudalar hala. Renkler, boyalarım ve ben pazar keyfi yapıyoruz.
Hiç kimseler uyanmadan kendimi sevindiriyorum. Ne yaptığımın, nasıl yaptığımın bir anlamı yok. Değerlerin, kaygıların, kayıpların, hayal kırıklıklarının saati değil henüz. Kocaman bir hayat sürecinden kendime anlar çalıyorum, yalnızca benim olan, bana ait. Mutluluk ve ben başbaşa. "Om, santih, santih, santihi" (Om, huzur, huzur, huzur)...


 

10 Mayıs 2013 Cuma

Isı kalkanı...

 

Arabicası, Latini, Guetamala'lısı, vanilyalısı, fındıklısı, sıcağı, buzlusu.... hiiiiç farketmez. Kahvesiz bir gün benim için çekilmez ve somurtkan bir gündür. Kahve uyanıştır, dosttur, sohbettir, mutluluktur. Yerli olanın hatrı, yanında ikram edilen liköre, lokuma ya da çikolataya  göre kırk yıldan altmış yetmiş yıla çıkarılmalıdır hatta. Zamana, mevsime ayak uyduran bir kültürdür kahve.
Evdeyken sorun yokta, dışarıda o kağıt bardaklarda içilen kahveler hep ürkütüyor beni. Ellerim titriyor ya ara ara, tutmakta zorlanıyorum bazen, dökülecek diye korkuyorum. O kağıt zımbırtıların adı nedir henüz öğrenemedim. Ama ben onlara "ısı kalkanı" diyorum. Çoğu geri dönüştürülmüş kağıttan üretiliyor ama ne fark eder kullan at değil mi yani, kağıt israfı ağaç israfıdır. En azından kişisel tüketimimde bu israfa son vermek için kendi uzun ömürlü, çevre dostu ısı kalkanımı yaptım bugün. Farklı türlerini görmüştüm kumaştan olanlarını, yünden örülmüşlerini, keçeden yapılmışlarını. Bende keçeyi kullandım, hem dikimi rahat hem de oldukça sağlam bir malzeme. Ayrıca benim odamda da her zaman bir kaç renk keçe bulmak oldukça kolay.
Isı kalkanının yapım aşamaları şöyle. Önceden dışarıda içilmiş bir kahveden ganimet olarak ele geçirilen orjinal kalkan birleşim yerinden açılır ve keçenin üzerine yatırılır. Etrafı işaretlenir ve sonra kesilir.Ardından uyuklayan baykuş gözleri ve bir gaga tam ortaya aplike edilir. Bir kenara üç düğme dikilir, diğer kenara iliklerin açılacağı üç keçe şerit sabitlenir. Dikiş izlerinin kötü görünümünden kurtulmak ve ısı kalkanımızı sağlamlaştırmak için ikinci bir kat keçe de arka yüzüne sabitlenir. Hepsi bu , mis kokulu kahvelerinizi içerken muhteşem ağaçları görebileceğiniz bir dünya diliyorum hepinize... Mutlu haftasonları...