16 Aralık 2014 Salı

Karalamaca...



Bugün feci karaladım. Benim için karalamak oldukça etkili bir teknik. Boyamanın aksine "kusur" olayın özünde olduğu için eğlenceli olmasının yanı sıra rahatlatıcı ve süprizlerle dolu. Renklerin beklenmedik dostluklarını ya da farkında olmadan vuku bulan kavgalarını seyretmek ilginç bir deneyim. Sonun belirsizliği olayı daha da cazip kılıyor sanki. Bir sonraki an ve önce yok, sadece şimdi var. Hayat gibi yani. Dağınıklıktan düzene, huzursuzluktan neşeye. Bir fırça darbesinden diğerine şekil kazanan, ritmi artan, dalgalanan. Yaz, boz, karala... Kurgulama, sorgulama, yargılama...













11 Aralık 2014 Perşembe

Salondan sevgilerle...



Konu başlığı yakışıklı İngiliz ajanı filmini hatırlatsada aldanmayın. Tebdili mekanda ferahlık vardır deyip tüm aktivitelerim salonda gerçekleşti bugün. Her ne kadar oyun odasında müzik dinleme lüksüm olsa da, salondaki dvd oynatıcı ve televizyonda gayet güzel eşlik ettiler bana. Bir süredir yaşadığım şapşallık halini üzerimden atmayı başarıp ve aralık ayının bende yarattığı o muhteşem, keyifli, neşe dolu ruh halini eyleme dökmeyi başardım. Önce dağıttığım ne varsa yavaş yavaş topladım. Ardından yıl boyunca yarım yamalak bıraktığım her işin listesini yaptım ve aramızda kalsın  bir çoğunu tamamladıysam da  bir kaç madde üzerinde hala çalışıyorum. Olsun daha aralığın üçte ikisi henüz bitti umudum var. Yeni yıla temiz ve tam girmeye kararlıyız evim, ben ve işlerim.
Elimdeki siparişlerle haşır neşir olurken  eksik malzemeleri tamamlamak için bir tuhafiyeye gittim ki ne göreyim muhteşem kadife yünler... Aslında boynumdaki rahatsızlık nedeniyle örgü örmeyi uzun zaman önce bıraktım ama canım çoook çekti, şöyle küçük bir şey zararsız bir atkı. Eve gelir gelmez şişlerimi buldum oturdum örmeye ne akla hizmetse çift kat yaptım yünü yetmedi tabi, o yüzden tamamlanmış hali belki sonra çıkar karşınıza. Neyse yarım atkıyı çalışma odasına götürüp bırakırken gözüm kenardaki kocaman kese kağıdına takıldı. Üzerine desenler çizmeye karar verdim belki yeniyıl için alınan bazı hediyeler içine gizleniverir, belli olmaz...Günün en hüzünlü tarafı ne zamandır seyretmeyi ertelediğim filmdi. Modern zaman Hint Sinemasından "Sefer Tası". Orjinal adı Lunchbox olan film: yalnız ve umutsuz bir erkek ile kadının sefertasında taşınan yemekler ve mektuplarla sıradışı bir biçimde kurdukları ilişkiyi konu alıyor. Oldukça derin sularda yüzen filmi merak ettiyseniz güneşli bir günde izlemenizi tavsiye ederim. Yağmurlu ve bulutlu bir günde hüznünüze hüzün katılabilir.... Sonraki yazıya kadar neşeli günler....