30 Ağustos 2013 Cuma

Kelebekler Özgürdür...



Milli bayramlarda vatanseverliğim tavan yapar. Belki babaannemin yaşadığı zorlu geçmiş zaman hikayelerini çokça dinlediğim için. Büyükbabamın, büyükannemin ve kardeşlerinin küçücük çocuklarını bomboş köylerde bi başlarına bırakıp, nasıl vatan için savaştıklarını, bazılarının geri dönemediklerini o savaşlardan, bildiğim için. Bir yanım hüzün dolar hep atalarımın yaşadıklarından, bir yanım mutludur özgür olmakdan.
Uzun yıllardır görmediğim kadar çok bayrak gördüm bugün. Öyle heyecan dolu, huzur dolu, çoşkulu ki içim anlatamam. Karanlıklıkları ışığa döndüren çılgın kelebeklerin torunları, can pahasına korunmuş bu güzel topraklarda nice 30 Ağustoslar'da özgürce kanat çırpmak dileğiyle...


28 Ağustos 2013 Çarşamba

Dönüşüm...



Bugün sizlere pinterestte gördüğüm bir dönüşüm öyküsünün masamdaki versiyonunu sunmaya karar verdim. İlk gördüğümde benim niye aklıma gelmedi diye hayıflanmakla beraber malzemenin erişilebilir olması ve uygulamadaki basitliğe hayran kaldım. Çalışmam esnasında bir kaç küçük değişiklik yapmış olsamda orjinal fikirden çok uzaklara gitmediğimi belirtmek isterim...
Malzemeler şöyle: Bir ayakkabı kutusu ( benimki bir çamaşır kutusuydu), makas, çift taraflı bant, maşa raptiye (bu benim versiyonumda var), desenli kağıttan bir alışveriş torbası. Önce ayakkabı kutusunun tam ortası bulunur. Güzel düz bir çizgiyle işaretlenir. Uzun yan kenarlara doğru işaret çizgisi devam ettirilir. Bu noktada işaret çizgisi baz alınarak yan kenarlara birer eşkenar üçgen çizilir ve kesilir. Bakınız şekil 1 yoksa 2 miydi? Neyse... Şimdi kutuyu dışa doğru ikiye katlayın lütfen. Tamam çok güzel, devam edelim. Kutunun kapağını da ortadan ikiye keselim. Yapıştırma aşamasına geçmeden önce gözünüze hoş gelmeyen bölümleri desenli kağıdınızla kaplayın. ( Bu bölümde yıldız oyuncum zebra desenli alışveriş poşetime benden bir alkış...) Kaplama işiniz bitince katladığınız sırt bölümünü birbirine yapıştırın. Dilerseniz kapaktan kestiğiniz parçalarıda ana gövdeye yapıştırabilirsiniz. Ben burda yapıştırmak yerine maşa raptiye kullandım. Bakınız şekil amannn kaçtı bilemedim şimdi. Kafam sonradan çalışır bazen, yine öyle oldu son dakikada bir de ortaya sap ekledim. Orjinalde sap varmıydı hatırlamıyorum ama hanımefendi kutuyu kumaşla kaplamıştı, çok da şık görünüyordu. Benim kullanım amacıma uygun olmayacağı için ben kağıt tercih ettim. Elbette seçim sizin. Son olarak içini evadan (sünger kağıttan) yaptığım stamplarımla doldurup masamdaki yerine yerleştirdim. Bir kaç ekstra fikrin zararı olmaz herhalde, öyleyse; daha büyük bir kutuyla yapılırsa gazetelik olarak kullanılabilir. Kağıt havlu ya da  tuvalet kağıdından çıkan rulolar ceplere yerleştirilip kalemlik, fırçalık vs. olarak da kullanılabilir. Şimdiden kolay gelsin ve iyi günlerde kullanın efendim....










26 Ağustos 2013 Pazartesi

Çikolata Aşkına...



Oyun odama depolama ihtiyacım için aldığım iki kutu başıma iş açtı. Onları düzenleyip, yerleştireyim derken bir de ne göreyim, üç gündür dolanıp duruyorum odada. "Onun yeri burası değildi ki. Aaa burayamı koymuşum , ne zamandır arıyordum. Bu da nerden çıktı"ların arasında  anladım ki çook dağılmışım çoook. Neyse ki, sanırım, yani herhalde, çok emin değilim ama bitti galiba=)) 
Yazmayan kalemler atıldı, kağıtlar ayrılıp, yerleştirildi. Boyalar, fırçalar, bantlar, stencillar kısaca hemen herşey düzen, nizam ve intizam içinde huzura erdiler. Elbette bende de bir hafifleme duygusu yaşanmadı değil. Ama yorulmuşum, karnımda acıkmış. Yemek saatine daha var diyip buzdolabının karşısına geçtim. Kocaman bir parça antep fıstıklı çikolatayı hoooop mideye yolladım. İyi geldi doğrusu. Yani nasıl iyi gelmez; o koku, anteple kakaonun uyumu mmmmm. İlaç gibi, her ruh haline iyi gelir. Yapması zor, yemesi kolay bence her iki durumda da mutluluk verici. Bu yılki yapılmalı, gidilmeli, alınmalı listeme bir de çikolata kursu ekledim. Bir haftasonu, belki de soğuk bir kış gününde neden olmasın... Bence iştah açan bir sayfa oldu, gerisi sevgiliyi ikna etmeye kaldı. Eğer gelmek istemezse bana eşlik etmek isteyenler lütfen parmak kaldırsın=)))





22 Ağustos 2013 Perşembe

DIY stencil...




Evreka! Sonunda kendi stencillarımı yapmanın pratik bir yolunu buldum. Çok mutluyum. Bu cümleleri okuduktan sonra aklınızdan geçen düşünceleri duyar gibiyim. "Deli midir nedir? Her yer stencil kaynarken niye kendin yapasın ki?" Tamam belki tam olarak bu cümleler değildir  ama buna yakın birşey olduğu kesin=)) Aslında haklısınız tabi tüm hobi marketlerde bulabileceğiniz en pratik ve ucuz malzeme. Gelin görün ki desen olarak oldukça klasik yada gelenekseller.  Modern formlara arada bir denk gelsemde aklımdakiler hala piyasada bulunamıyorlar=))
Kendi stencillarımı yapmayı ilk denediğimde kağıt kullanmıştım. Islanınca bozulmuştu elbette. İkinci denemem asetatla oldu ama ; kalınlığından dolayı kesmekte zorlandığım için vazgeçmiştim. Sonunda geçen gün mekanizmasından yırtılmış poşet dosyamı geri dönüşüme atacakken acaba  dedim. Ve gerçekten işe yaradı. Kesmesi oldukça kolaydı. Test aşamasına geldiğimde bir miktar akrilik boyayı küçük fısfıslı bir şişede biraz suyla inceltip kullandım. Sıvı akrilik artı dosyadan dönüştürülmüş stencil eşittir  muhteşem...En azından benim için=))











20 Ağustos 2013 Salı

Son Baskılarım...




Yok, durduramıyorum kendimi. Görüş alanıma yeni baskı modelleri girdikçe benim olsunlar istiyorum. Eh dünya üzerindeki tüm güzel baskılar benim olamaz ama farkındayım=( Peki  bir kaçı daha benim olsa olmaz mı, olur elbette o zaman oturup oymak gerekiyor kendilerini. Tamam da henüz bu konuda tam pişmedim. Hala deneme aşamasındayım. O yüzden kendi modellerimi çizmek son derece riskli. En iyisi, ben bunu yapabilirim dediğim bir kaç şirin modelin kendime ait versiyonlarını yapmak.
Yoğun eğlence sonrası masamda yerlerini alan baskıların listesi şöyle:
Bir çiçek motifi, love, liste görünümlü bir baskı, eski mozaik desenleri gibi görünen bir tane daha, son olarak arada ortaya çıkan bir cmlik parça heba olmasın diye zikzak deseni. Böyle giderse kendi desenlerimi de tasarlamam çok uzun sürmeyebilir. Stoklarım tükendi, yeni denemeler için kauçuk bloklardan almam gerekiyor. Öyleyse burdan sesleniyorum: Anka Sanat'ın şekeri balı, Serpil ablaların en güzeli anladın sen onu=)))








18 Ağustos 2013 Pazar

Gündüz Düşleri...





Sıcak bir yaz gecesi gördüğünüz rüyalar garip olabilir, bunu anlıyorum. Peki ya gündüz düşleri ?  Açık gözlerin,  kulakların, tüm duyuların ayakta olduğu anlarda görülen rüyalar. Hani bu satırları bir psikiyatr okusa "amanın, sıcaktan sıyırmış bu kadın" der sanıyorum. Gerçi tüm arkadaşlarım, eşim, dostum teyit edebilir az biraz sıyırık olduğumu. Ama gerçekten azıcık , çok değil yani.

Endişeye mahal yok henüz halüsinasyon görmeye başlamadım, sadece beynime biraz jimnastik yaptırdım. Nasıl mı şöyle: Bazen resim yaparken gereğinden fazla boya çıkarıyorum tüpten, kalanın kuruyup gitmesine gönlüm razı olmuyor. Boş bir sayfaya bırakıveriyorum spatulamla. Nedense hep aynı sayfa denk geliyor =) Yine bir sayfa doldurmuşum öyle, baktım ki şu tuhaf psikoloji testlerinde kullanılan resimlere benzemiş. En tuhaf rüyam ne kadar tuhaf olabilir acaba diye düşünüp, resmini yapayım bari dedim.Garip bir adam ve kadın yerleştirdim başrollere, bir iki gazlı bez ekledim, her bireye ekstra garip gözler çizdim beyaz kalemle çok lazımmış gibi. Ortaya bu resim çıktı. Çekinmeyin efendim,buyrun ruhsal analizimi yapın =) 



16 Ağustos 2013 Cuma

Deneysel Ebru Günü


Geçen yıl evde eşimle birlikte eğlenelim diye bir ebru seti satın almıştım. Öyle ebru seti dediysem, abartmaya gerek yok hani, başlangıç seviyesi için ucuz yollu olanlardan. Hatırladığım kadarıyla oldukça keyifli bir gündü. Tahmin edilebileceği gibi o günden sonra eşim bir daha elini sürmedi ama ben ara ara denemeye devam ettim. Bugün de ebru yapasım vardı. Hazırladım kitremi, döktüm tekneme. Bizleri, fırçaları boyalara batıra çıkara akşamı getirmişim. Söylemeden geçemeyeceğim, boyaya bulanan sadece fırçalar değil aynı zamanda masam, pencere, pervaz.... Neyseki tüm boyalarım su bazlı, yine de akşam üstü temizliği hayli vaktimi aldı. Bu arada ebru yaptım dediysem lütfen öyle Battal ebru, Taraklı ebru filan beklemeyin. Üstadlar kusura bakmasınlar benimki sadece denemece ;)








14 Ağustos 2013 Çarşamba

Kuşlu boşluk...



Çarşamba günleri benim için keyiflidir. Sabah erkenden kalkarım. Alelacele hazırlanır yogaya gitmek için evden çıkarım. Günün en sevimsiz bölümü olan otobüse binmeyi başarma faslı bitince güzel bir gün başlar artık. Bedenime ve ruhuma gösterdiğim birbuçuk saatlik sevgi gösterisinden sonra genellikle dost sohbetleri yaşanır. Akşam üzeri eve döndüğümde neşem yerindedir. Eğer o gün blog günümse  "bu günkü gibi" bir komik telaş sarar içimi. Hele ki aklımda bir şeyler yoksa. Neyse ki bugün bir planım vardı da komik telaşım paniğe dönüşmedi.
Geçenlerde yaptığım sıradışı siyah sayfalı defterimi önüme çektim. Hayali bir kuş çiziktiriverdim. Ardından hangi akla hizmetse bilmem önce arkaplan yerine kuşu boyayıverdim. Aaaa bi baktım kocaman simsiyah bir boşluk var ortada. Hoppala ne yaptım ben diye düşünmeye seyirtmiştim ama, işe devam etmeli deyip Stabilo Woodylerime biraz mesai yaptırdım. Onları çok seviyorum, acayip eğlenceliler, hem pastel hem suluboya olarak kullanılabiliyorlar ayrıca parmak uçlarınızla bile boyayı yayabiliyorsunuz. Neyse reklamı geçelim sonuç benim tarafımdan beğenilmedi. E burda bir mola vermek şart oldu, evde şöyle bir dolandım. Masamın başına geri döndüm, tüm sayfayı bir kat incibeyazı akrilikle boyadım. Ama, ama bu yine boş göründü. Tamam o zaman güzel bir stencil ve pembe boyayla hareket katalım, biraz oraya ,biraz buraya. Son olarak yeşil pelür kağıttan sahte bir kuştüyü hazırladım. İki kat pelür arasına 10cm kadar çiçek teli yerleştirip güzelce yapıştırdıktan sonra tüy şeklinde kestim. Kenarlara son şeklini verip çentikler açtım. Ve tüyü desenli bant ile sayfama yapıştırdım. Sanırım artık bitmese de bitti=)






12 Ağustos 2013 Pazartesi

Tatil anısı...



"Sayılı gün çabuk geçer" derler. Doğruda derler efendim. Bir heyecan beklenen tatilimiz an itibariyle değil, dün itibariyle resmen bitmiştir. Valizler açıldı, kirliler yıkandı, kuruyanlar ütülendi çoktan. Tam takır, kuru bakır kalan dolaplara acınarak mutfak alışverişi yapıldı. Hatta arada bayram tatili ziyaretlerinden dönen güzel dostlarla pazar kahvaltısına çıkıldı. Sabah sevgili eşim işine bense rutinime sağlam bir dönüş yaptık.
Malum tatil dönüşü psikolojisini dert etmeye gerek yok. Hayat iki dakikada unutturur dünkü eğlenceyi. Aman akşama ne pişirsem, ayyy otobüsü kaçırdım, acaba evde ekmek varmıydılar arasında birden ayılıverirsiniz gerçeğe. En azından bana olan bu. Kendimi her ne kadar bukalemun gibi görmesemde saniyesinde ortam moduna giriveririm.
Tatilde kafam bir rahatlamış  hatta fazla rahatlamş, aklıma bugün yapmak isteyebileceğim herhangi bir aktive gelmedi. Ne resim yapasım var, ne boya göresim... Ama Lara ve Ağva sahillerinden topladığım muhteşem hazinelerim var sizinle paylaşacağım. Bi kafam dolunca tüyler ve kabuklarla farklı bir rüzgar çanı yapasım var. Taşlarıda hep denemek istediğim ama bir türlü hayata geçiremediğim taş süsleme projem için özel olarak seçtim.Bakalım üzerinde çalışınca nasıl görünecekler. Şimdilik bu kadar sanırım. Yeniden merhaba ve hoşçakalın birarada. Sevgiler...