31 Temmuz 2013 Çarşamba

Gülümse...




Çocukluğun uzak şehirlerine uğrar bazen hayat. İp atlarsınız, top oynarsınız hayallerinizde. Hatıralarınızdan emin olamadığınız günler gelir. Siz onları yaşadınız mı, yoksa bir düşmüdür hikayeleriniz, bilemezsiniz. Mutlu anılar, korkunç anlar vardır hepimizin belleklerinde. Gülümseyebilmek için bazı günlerde çocukluğumdan bir anı seçerim kendime. En mutlu, en huzurlularından, şöyle bir çomak dolusu macun tadında. Renkli renkli, tarifi imkansız bir lezzette.
İşte bugün o günlerden biri, bir parça iple başladı maceram. Annemin taa ilkokuldayken ben, Almanya'dan getirdiği suluboyalarıma ( ay ne bitmez boyalarmış, tüketemedim) daldırdım fırçamı. Fırçamda ablamdan kalma, Habico 10 numara samur =) Artık samur fırçalar satın almıyorum, sentetiğin gözü mü çıkmış... Dağıldım yine ne diyordum, palette o renk senin bu renk benim gezindim fırçamla, boyadım ipimi çılgınlar gibi. Minik defterime bir desen patlattı ipim. Renklerin dansında eğlendim bir süre. Yetmedi, küçük otlar, dallar ekledim. Baktım hala bitmedi kırmızı bir top yerine kağıt kurdele yapıştırdım resmime. Biraz daha dedim sonra noktalardan oluşan renkli bir kolay transfer naklettim sayfaya. Son transferimi Smile ile gerçekleştirdim. İşte şimdi tamam haydi gülümse dedim, gülümse...








27 Temmuz 2013 Cumartesi

Parlak Fikir...



Çoğu zaman aklımda öyle parlak fikirler yoktur, minik defterim önümde dururken. Öylece durup bir süre bakarım boş sayfaya sonra, amaaan sende derim, başla bir yerden gerisi gelir nasılsa. Maksat bellidir zaten rahatlamak, kafa boşaltmak. Çok güzel olsun, herkescikler beğensin, sevsin gibi bir derdim yok ki. Sadece denemeyi ve boyalara bulanmayı seviyorum. E bu durumda rahatlamayı ve eğlenmeyi beraberinde getiriyor zaten.
Üç renk boya, el yapımı bir baskı, Engin'ciğimin taaa İranlardan getirdiği gazeteden bir parça (sanırım ekonomi sayfasıydı), biraz kağıt süsleme bandı ve iki minik dekupaj elementi yetti ve arttı bugün bana. Arka planda güzel bir müzik de iyi gitti yanında... Bugün yeni bir altın kuralım var: Basit güzeldir. Altından parlak günler görmeniz dileğiyle...








25 Temmuz 2013 Perşembe

Hayal listesi...


Büyüklü küçüklü hayallerim var benim, her insanın olduğu gibi. Kimileri çok ütopik, kimileri olası. Ama bunların aralarından bazıları var ki gerçekleşmeden göçüp gitsem şu dünyadan gözüm açık kalır hani.
Baktım ki böyle düşle düşle nereye kadar, bir liste yapmalı dedim, tabii gerçekleştirebilme olasılığım olanları koymalı listeye. Hani şu meşhur filmdeki gibi, vakit, nakit ve ahval uygun olduğunda gerçekleştirip üstünü de çizerim. Elbette standart bir liste bozar beni. Şöyle eğlenceli bir şey olsun. Baktıkça iştahım kabarsın, ama öyle çokda uğraştırmasın. Çok şey istemişim gibi geldi şimdiden, neyse. Liste fikri güzel, bir proje yaratmalı bu fikre...Öyleyse daha önce denemediğim denemekden de korkmayacağım bir şey olsa ne güzel olur dedim. Böylece bakınırken "smash book"ile tanıştım. Çok sevdim arkadaşı tam benim kafadan.
Basit, eğlenceli, hızlı ve listem içinde oldukça uygun. Biraz araştırdım, örnekleri inceledim. Malzemeler tanıdık, bulunması kolay.  Kes yapıştır ve el yazını ekle durumu sözkonusu. Renkli desenli yapışkan bantlar, herhangi bir yerden kesebileceğiniz konuyla ilgili resimler, bir kalem ve biraz yapıştırıcıyla işlem tamam. 
Listemin ilk satırı için Paris'i seçtim. Bir gün gidersem orada yapmak istediklerimi yazdım sayfama. Biraz resim ekledim. Paris temalı cici kağıt bantlarımı kullandım. Tüm bunlarla boş bir ajanda üzerinde oynadım. Çok hoşuma gitti, tüm ajandayı doldurasım var. Bu ne demek; elbette arkası gelicek=)



23 Temmuz 2013 Salı

Cep Telefonu Cicisi





Teknolojik gelişmelerin hayatı oldukça kolaylaştırdıkları kesin. Ancak çoğu zaman bir ürünü alıp kullanmaya başladığınızda farkediyorsunuz ki, hep bir başka yan ürünle tamamlamak zorundasınız alışverişinizi. Ne bileyim ,yeni bir dizüstü bilgisayar satın aldınız diyelim; bir küçük fare, soğutucu fan yada dünyanın parasını verdiğiniz bilgisayarınız çizilmesin diye bir çanta alınıyor yanında. Sonuçda sektör yeni bir sektöre paslıyor sizi. Yok efendim çantasıydı, kılıfıydı, ekran koruyucu jelatiniydi, temizleme mendiliydi filanıydı, falanıydı...
Yok, hayır yeni bir bilgisayar filan almadım. Sadece cep telefonu kılıfım eskidi. Hoş eskisini de kendim yapmıştım ya. Çantamda ordan oraya ancak bir yıl kadar dayanabildi garibim. Geçenlerde attım sonunda. Bugünde baktım şöyle bir yenisini yapmanın zamanı gelmiş, oturdum iş başına.
Tasarım bana ait değil. Bir kaç ay önce pinterestte görmüştüm. Tam benlikdi repinlemiştim o yüzden. Oturdum görseli buldum hemen. Kabaca bir şablon çıkardım, kestim biçtim, elbette keçeden. Renkli ,neşeli yeni kılıfım bir buçuk saatte hazırlandı.
Ben yaparken önce ön tarafdaki küçük cebi hazırladım ve diktim ana parçaya. Sonra sırt bölümündeki parçayı, ekran sileceğini ve gözleri diktim. En son kenarları birleştirdim. Ama keşke kenarları birleştirmeden önce kapak çıtçıtınıda dikseymişim sonradan zor oldu. Bakın bakalım beğenecek misiniz? 



21 Temmuz 2013 Pazar

Resimli Sözlük 2...



Sıcak, yoğun, hareketli bir gün. Oturup blog okuyarak zaman öldürmeyin diye kısa yazıyorum sanmayın, işim başımdan aştı bugün. Nasıl bir pazar anlayamadım... Şu satırları yazıp sonrasında yoğun istek üzerine saçlarımı boyamalı, akşamüstü kızlarla buluşabilmek için hazırlanmalı, ayrıca ufak tefek bir kaç ev işi ve birazda ütü yapmalıyım...
Yazmasaydım olmaz vicdan yaparım, canım sıkılır, akşamı kendime dar ederim. Görev aşkı diye ben buna derim işte=) Aman eksik kalmayayım. Sizin için pazar menüsünde resimli sözlüğün ikinci fasikülü var. Keyifli pazarlar diliyorum herkese...





19 Temmuz 2013 Cuma

Bebelere Gözlük...




Minicik çocukların büyüklerinin şapka veya gözlüklerini taktıkları hallerine çok gülerim. O koskoca çerçevelerin ardından dünyaya muzip muzip bakmalarını, hayata neşe katmalarını izlemek çok keyiflidir. Çoğumuz küçükken en azından bir kez annelerimizin topuklularını denemişizdir herhalde. Dizi dizi takılan kolyeleri, sürücem de güzel olucam diye heba edilen rujları filan söylemeye gerek yok zaten. Hatırlamak bile gülümsetiyor insanı.
Ee madem minikler değişik şeylere pek meraklı hazır benimde çocukluğum tuttu bugün, şöyle komik bir gözlük yapayım bari dedim. "Çıkart onu çabuk, gözlerin bozulacak sonra..." kuralını ihlal etmemek lazım tabii. O yüzden camları yok =) 
Nasıl yaptım, kalınca bir kartona sıradan bir gözlük çizebilmek için kendi güneş gözlüğümü model olarak kullandım. Sonra camların yerini belirleyip, ortasını kesip çıkardım. Basit bir kuş şekli çizip, renkli bir kağıttan 2 kopya yaptım. Gözlük üzerine yapıştıracağım yerlerini belirleyip, onlarında cam boşluklarını işaretleyip kestim.Bir kaç parça tüyü kuyruk bölgesine yapıştırıp, iki de siyah göz kondurdum. Bence çok neşeli oldu. Sanırım kızlar buna bayılacak.
Elbette farklı alternatifler de yapılabilir. Çiçekli, klasik yıldızlı, taçlı, mantarlı vs. Oğlanlar için arabalı, trenli, hayvancıklı ve hatta robotlu bile olabilir. Ben gözlüğümü takıp gezmeye çıkıyorum. Size iyi eğlenceler...





17 Temmuz 2013 Çarşamba

DIY Pasaport Cüzdan...


Size de olur mu bilmiyorum? Bir şey görürsünüz, oldukça basit bir üründür aslında, ama fiyatı çok saçma bulup şöyle bir omuz silkeleyerek; bu kadar etmez, ben bunu yaparım dersiniz. Nedense bana sık sık olur=) Kimini yapmışlığım vardır, kimini unutur giderim. Sezonun başından beri bir aksesuar mağazasında çok hoş bir pasaport cüzdanı görüyorum. Hani artık A4 boyutlarına varan elektronik biletlerin, pasaportun ve çantaya koyulduğu andan sonra ortalıklardan toz olan bagaj fişlerinin hepsini bir arda toplayabileceğiniz çokkk bölümlü bir cüzdan. Tabii ben hafta sekiz, gün dokuz elinde bavullar ordan oraya seyahat eden biri olamadığım için paraya kıyıp da almadım.
Beklenen son oturdum nasıl yaparım bir güzel kafa patlattım ve yaptım. Aslında işlevsel olarak orjinalin aynısı oldu. Görsel olaraksa elbette fabrikadan çıkan cicili bicili atasıyla kapışamaz. Benimki bir nevi geri dönüştürülmüş ürün olduğu için kendi adıma daha makbul elbet=))Lafı dolandırmadan nasıl yaptığımı anlatayım, belki sizde denemek istersiniz.
Öncelikli malzemem üzeri parlak görünen kartonumsu kağıt alışveriş torbası. Kalın ve üzerinde ince bir folyo olduğu için bu torbalar oldukça dayanıklı oluyorlar yani tam olarak bu işe uygunlar.  Stoklarımdan bir tane seçip, A4 kağıdından biraz daha büyük bir diktörtgen kestim.Bir zarf gibi görünecek şekilde alt ve üst parçaları ortaya dogru katladım. İskeletimiz hazır. İki küçük  diktörtgen parçayı akordeon şeklinde katladım. Her bir üçgen aralığa renki asetat şeritler kesip sabitledim. Ana parçanın arkasına iki küçük delik açıp, bir lastik şeriti kuşgözleriyle sabitledim. Son olarak ayırıcı asetat parçayı ana parçanın alt bölümüne kenarlardan yapıştırdım. Ve tadaaa dört bölmeli pasaport cüzdanım hazır. Hızımı alamayıp bir de iki bölmeli yaptım. Ama onun kapamasında kurdele kullandım. Sanıyorum seyahatimden sonra bunları kolaj çalışmalarım için ayırdığım minik kağıtları saklamak için kullanıcam. Bugünlük de bu kadar, görüşmek üzere...











15 Temmuz 2013 Pazartesi

Küçücük, minicik, miniminnacık...

  
Kal geldi, öylece bakıyorum, yazıcam ama nasıl başlıycam bilemiyorum. Oldu mu vallahi oldu. Pek bi samimi, pek bi gerçek. Lütfen, böyle de yazılır mı demeyin, yazılıyor işte. Bazen kelimelerin şakacılığı tutuyor, saklambaç oynuyorlar sizinle. Öylece kalıyorsunuz. Oysa ki yarım saat önce nasıl güzel cümleler kurmuştum kafamda, hepsi buharlaştılar sanırım bu sıcakta.
Bu durumda bugün ne yaptım onu anlatayım. Afili bir isim versem yaptığım şeye, rastgele mikroskobik resim diyebilirim. O ne yahu derseniz, ben de bilmiyorum şimdi uydurdum =) Araştırmalarım sırasında benzer çalışmalara denk gelmiştim. İnchies diyorlardı çünkü, 1x1 inch boyutundaydılar. (1inch yaklaşık 2,3-2,4 cm yanlış hatırlamıyorsam.) Ama o çalışmalar başka bir boyuttandı , benimkiler hem daha büyükler hem de  onların yanında çocuk oyunu kalırlar. Zaten amaçda oyun oynamak değil mi benim için sorun yok yani, devam edelim. 
Onlar nasıl yapıyor bilmiyorum ama ben şöyle yaptım: Bir tabaka sıradan resim kağıdının üzerine önce bir dolu baskı yaptım, farklı desenlerde. Çizimler de yapılabilir tabi çiçekler, karalamalar vs. üstüste yapılırlarsa sonuçlar enteresanlaşıyor. Sonra akriliklerimi kaptım, desenlerin üzerlerini ince katmanlar şeklinde boyadım. Bunu yaparken eski bir kredi kartından yardım aldım. Homojen ve ince katmanlar oluşuyor ve yüzeyi kaplamak kolaylaşıyor. Renkleri de üst üste bindirdim bazı yerlerde, kaos iyidir bazen. Sonra tamamen kuruması için bir kenara bıraktım. O arada boş durmadım tabii. Bir kartondan 5x5 cmlik bir kare kestim. İçine 4x4 cmlik bir kare daha çizip onu da kestim. Böylece bir vizör yaptım kendime. Resmim iyice kuruduğunda vizörümle güzel kareler yakalamaya çalıştım üzerinde. Beğendiklerimi kurşun kalemle işaretledim ve kestim. Küçücük kare mikroskobik resimlerimi bir bloknotun sayfalarına yapıştırdım. Tüm çalışma 2 saat bile sürmedi ama bittiğinde kocaman bir defter dolusu resim yapmış oldum:)) Çalışmamdan kalan kırpıklarıda başka işler için kenara kaldırdım. Hazır boyanmış fıstık gibi malzeme: kart yapılır, ayraç yapılır, mozaik resim çalışması yapılır vesaire vesaire. Sabırsızlara, rastgelelikten hoşlananlara, süprizlere ve puzzlelara bayılanlara hararetle önerilir efendim. Keyifli detaylarda buluşmak üzere...



13 Temmuz 2013 Cumartesi

Gece, akrilik ve ben...



İnsanın kendine iyi davranması gerektiğini düşünenlerdenim. Mutluluk bulaşıcıdır ve en yakınımızdakilere bulaştırmakta oldukça faydalıdır. Bu durumda önce sizi neyin mutlu ettiğini bulmak ve mutlu olmak, mutlu edebilmek için şarttır. Aman tanrım ne zor bir cümle oldu, neyse ben kendi adıma küçük şeylerden mutlu olduğumu keşfetmiş bulunmaktayım. Mesela bir paket çikolata, yanına dost sohbeti hatta belkide bir tüp boya. Yani ne bileyim hepsi bir arada olsa süper olur tabi ama tek tek gelirlerse de elbette kabulümdür=) Sonuç kesin mutluluk nasılsa.
Bu hafta, ruhumun normale dönmesi şerefine kendime hediye olarak ekstra mutluluk satın aldım. 3 tüp çılgın renklerde akrilik boya. Elime yüzüme bulaştırırken bir görseniz beni çıldırmış sanabilirsiniz. Eh pek de yanlış bir tanı da olmaz hani. Ama o fosforlu pembe nasıl şeker. Hele inci beyazını bir görseniz, pırıl pırıl parlıyor. Işık altında altın rengiyse tarifsiz...Her birini denemek için sabırsızlandığımdan, kendim gibi mutlu bir şehir silüeti çizdim hemencik. Pembe ve inci beyazını kullandım. Bu tuhaf ama parlak akşamüstü manzarasını seyretmek üzere davetlimsiniz. Altın rengi için başka planlarım var. Yürüdüğünüz tüm yolların sizi mutlu etmesi dileğiyle, pazartesiye kadar hoşçakalın....