27 Ocak 2014 Pazartesi

Tilki Uykusu, Uyku Maskesi...


Ocak ayının sonunda özüne dönüp adının gereğini yerine getirmeye başlaması, ben dahil bir çok kişinin aklına koltuk, battaniye, televizyonda güzel bir film ve sıcak içecek düşürdü. Ama tabii, tüm bunlar teferruat, ben koltuk üzerinde battaniyemle bir başıma kalıp gündüz düşlerinde gezinmek isterim derseniz, bu da gayet yerinde bir arzu olur. Eğer benim gibi, gözünüze bulutların arasından dahi olsa bir parçacık gün ışığı değdiğinde uyuyamayanlardansanız bugünki konumuz tam size göre. Piyasada bir çok hazır örneği olsada, bir de benim uyku maskeme göz gezdirin derim. Yapılışıda oldukça basit. Önce gazeteden kaba taslak bir maske kalıbı çıkartın. Ardından keçenizden ya da kumaşınızdan bu kalıbı kullanarak 2 parça kesin. Ben maskemin uyuyan bir tilki görünümünde olmasını istediğim için iki açık renk göz parçası ve iki de basit üçgenden kulak parçası kestim. Gözleri, burnu aplike ettikten sonra lastikli bir bandı baş ölçüsünde kesip yine aynı parçanın iç tarafına dikerek sabitledim. İşin arkasında kalan dikiş izlerini gizlemek için , kulaklarıda araya sıkıştırarak ikinci ana maske parçasıyla ilkini bir güzel birbirine diktim. Hepsi bu kadar, kesinlikle ışık geçirmeyen, süper komik bir maskem oldu. Kedilisi, köpeklisi, ayılısı, kuşlusu, gözleri kapalı kadınlısı herbişeyciklisi olur. Ayrıca içine aktardan alacağınız hoş kokulu tohumlar koyup siz uyurken göz çevrenize bakım dahi yapabilirsiniz. Deliksiz muhteşem uykularda keyifli rüyalar görün efendim, sevgiler...




24 Ocak 2014 Cuma

Küçük Kadınlar...



Başlarken bir nedenim yoktu. Biraz renk görmek istiyordum sadece. Ordan girdim, burdan çıkım tutmadı. Onu koydum, bunu çizdim olmadı. Neden sonra damlaların arasına renk kattım. Orta yere bir genç kadın, gözüne kocaman bir damla yaş. Ortalarda ağlayan bir kadın varsa bir de erkek olmalı dedim. Yarım bir papaz ekledim, bir de kocaman bıyık. Ne onlarla ne onlarsız. Ağlasakda, kırılsakda ve hatta küçücükken alınıp satılsakda. Bu ülkede  kadın olmak zor, çocukken kadın olup ölmekse işte o bambaşka bir hikaye...










20 Ocak 2014 Pazartesi

Bir Garip Karalama Anısı...


Bir tuhafım sanki , böyle bir acayip. Suratım düşük uyandım bu sabah, sonra otobüste arkamda oturan  adamın tespih şıkırtılarına takıldım asabım yerle bir oldu hepten. Adam indiğinde anlaşıldı ki olaya otobüscek takılmışız da  bir allahın kulu yeter be kardeşim dememiş, ne kadar kibarız. Neyse ki hemen ardından garip şapkalı bir kadın gördüm, tutamadım kendimi kahkahayı bastım keyfim yerine gelir gibi oldu. Çok geçmedi yine somurttum. Zeynep sağolsun , yogadan arkadaşım, Hint yemeği yapmış getirmiş bize , enfesti parmaklarımızı bile yemiş olabiliriz. Sohbet ederken anılar depreşti kahkahalar uçuştu havalarda. Haha yırttım dedim eve dönüş yolunda ben daha ışıklarda beklerken karşı taraftaki durağa otobüs yanaştı. Otobüsün hareket etmesine saniyeler kala yeşil ışık yanınca attım kendimi yola bir taraftanda elimi kolumu sallıyorum belki görünürsem  diye. Sağolsun şoför bey benim umutsuz ama korkunç derecede komik çabamı görüp sonucu merak etmiş olacak ki bekledi. Orta kapıdan attım kendimi içeriye dil bir karış dışarda, ön tarafa doğru yürüdüm bitap halde akbil basıyorum, şoför beyden inciler döküldü:
"Abla, bu yıl seni maratona yollayalım, süper depar attın" Ağzım bir karış açık gülümsemeye çalıştım çarpık çurpuk, yok olmadı. Geçtim oturdum bir yere. Eve geldim baktım hala tuhafım, ben de oturdum derinlikli, pek manalı, basamaklı, çok anlatımlı, yapraklı bu sayfayı karaladım defterime. Bir tarafdan da Fazıl Say'ın son albümü İlk Şarkıları dinleyip kahvemi içtim yine olmadı. Şimdi yasemin çayı içiyorum bu da işe yaramazsa ya Google'a sorucam garipliğe iyi gelen bir çay var mı diye ya da vazgeçip yatıcam artık bu gün sona ersin, bakalım kısmet....








14 Ocak 2014 Salı

Atlar, yapraklar...

Akışa güvenip devam etmek her zaman kolay olmasa da iyi bi şey aslında. Ve orada kalmayı başardıkça kolaylaştığı muhakkak. Aslolan ondan sonra başlıyor sanırım. Küçük dalgalarda ıslanmamayı, çakıllara takılıp yuvarlanmamayı garantiliyorsunuz. Olanın sizi yıpratmasına izin vermeden devam etmenizi sağlıyor. Her durumda keşke akışta kalabilsek.
Çoğu zaman boşuna bir çaba olsada, sıklıkla resim yapmaya çalışırken bunu başardığımı hissediyorum. Yapmak istediğimle yaptığım arasındaki uçurum o kadar derin oluyor ki ... Yine de  ortaya çıkardığım şeyi görmek üzmüyor beni artık. İki renk boya , iki farklı baskı kalıbıyla başladığım resmim biraz karanlık oldu, biliyorum. Ama atların harflerin arasında koşması hoşuma gitti. Parlak boya biraz hareket katarken olaya, siyah iplik ve yaprak desenleri aklımda dolaşan tilkileri kovdu. Ne muhteşem, ne iyi, aynı benim gibi yani. Yapmayı sevdiğim şeyleri beceremesemde denemek ve devam etmek, sadece kendim için.Şimdi ruhum uçsuz  bucaksız çayırlarda koşan özgür bir kısrak sanki....













9 Ocak 2014 Perşembe

Tavşan Kızım...



Kocaman kulakları ve ponpon kuyruklarıyla inanılmaz sevimli hayvanlar. Evet tavşanlara bayılırım. Onlarla aramdaki bağ ise oldukça enteresandır. Ne zaman birini sevmeye kalksam kucağımda ya da ellerimin arasında uyuyuverirler. Zıplayan hoplayan hareketli hallerinden eser kalmaz.
Oyuncaklarıda severim zaten. Pelüş olanlar oldukça faydalıdır mesela . Şirindirler, sıcaktırlar, sevimlidirler. Böyle durumlarda alıştığınız üzere minik burunlu pembe kulaklı kız tavşan yapmaya kalktım ve de yaptım. Kağıttan kalıplar kestim, gövde ve kulaklar için. Kemik rengi keçe kullanarak gövde için iki, kulaklar için dört parça hazırladım. Önce gözlerini ve burnunu çalıştım. Sonra kulakları kenarlarından dikip içlerini pamukla doldurdum. Gövdenin iki parçasını üstüste yerleştirip dikmeye başladım, kafasına gelince kulakları iki parça arasına yerleştirdim. İçini  doldurup dikişi tamamladım. Sonra baktım pek bi sade kaldı. Kulak kenarına pembe kurdeleden fiyonk ekledim. Sonuçta bu bir kız tavşan, süslü olmalı . Ama havalar soğuk,  bide grip salgını var hastalansın istemedim upuzun bir atkı ördüm bizim kıza. Birazdan taze zencefilli çay içicez tavşiyle... Gripsiz , ağrısı, ateşsiz mutlu günler dileriz...










7 Ocak 2014 Salı

Dönüşüm:Kağıt Torbadan Deftere...



Herkese merhaba... Yılın ilk yayınıyla karşınızdayım efendim. Aralık ayının telaşı artık kalmadıysada  ben hala düzenleme, temizleme, eksik gedik  yarım iş kalmasın peşindeyim. Yapılacaklar listemin büyük bölümünü 2013e gömsemde bir kaç şey kaldı listemde. Arada sırada şöyle bir uğrayacak zamanı zor bulduğum odama girip vakit geçiresim vardı bugün. Yarabbi o da ne masanın altı yığın olmuş, üstü başka bir alem. Atmaya kıyamadığım ne kadar kağıt torba varsa toplamakla başladım sonra, sonrası yok kağıt torbalarda kaldım... Zaten yeni bir kolaj defterine de ihtiyacım vardı. O kadar torbayı bir arada görünce gözüm parladı, oturup defter yapayım bari dedim. Önce hepsini güzelce kestim, alttaki birleşim yerlerini ve üstteki sap bölümlerini ayırdım. Ortada kalan düz alanlardan uzun diktörtgenler çıkarıp ikiye katladım. Hepsi doğrandığında bu ikiye katlı sayfaları 5erli 6şarlı iç içe ya da üst üste siz nasıl derseniz artık öyle grupladım. 6 tane ince defterim oldu böylece. Kapak için koli parçası kullandım. İnce defterleri bir araya getirip koli parçasının ortasına koydum ve iki tarafdan katlayınca düzgün bir kapağım oldu. İç sayfalarla kapağı bir araya getirmek için mumlu ipimi iğneye geçirdim. Ama unutmadan önce tüm ince defterleri açık şekilde tutup ölçü aldım ve işaret koyduğum yerlere çuvaldızla delikler açtım. İpliğin ucunu düğümledikten sonra ilk delikten geçip kapaktan çıktım. Parmağımı ipin kaçmaması için kullanarak tekrar aynı noktadan içeri girdim. Defterin ortasındaki ikinci delikten iğnemi geçirip yine kapaktan çıktım. İlk başta kapakta bıraktığım halka şeklindeki ipin içinden iğnemi geçirdim ve ipi çekerek dikişi sıkılaştırdım. Sonra yine aynı delikten defterin içine doğru iğneyi geçirdim. Tabii kapak tarafında yine ipi halka şeklinde bırakarak. Böyle zincir şeklinde bir dikişle tüm işaretli yerlerden geçip ilk ince defteri kapağa sabitledim.Sonra ikinci sonra üçüncü derken baktım hepsi tamam. 100 de 100 geri dönüşümlü, oldukça sağlam kapaklı defterim hazır. Dediğim gibi ben kolaj defteri olarak kullanıcam çünkü bu kağıt torbaların kalınlığı onları yapıştırıcılara karşı dirençli yapıyor, buruşmuyorlar. Ama aynı şekilde minikler için mükemmel bir karalama boyama defteride olabilirler. Böylece duvar, mobilya vbden ufaklıkları uzak tutabilirsiniz, tabi belki de tutamazsınız orasını ben bilmem =)) sevgiler...